8 Ekim 2014 Çarşamba

Aare Kıyısındaki Güzellik:Bern

Appenzell'i ardımızda bırakıp Bern yoluna düştüğümüzde saat sabahın 10'unu gösteriyordu gezi boyunca tercihimizi hep otobanlar yerine doğa ile içiçe olabileceğimiz kanton yollarından yaptık ve bu nedenle Appenzell-Bern yolu ancak 4 saatte bitti :) Daha önceden uzun araştırmalar sonucu Booking.com'dan ayırttığımız otelimizi bulmak zor olmadı, otel ile ilgili detaylara şuradan ulaşmanız mümkün, ufak bir park yeri sıkıntısı olmasına rağmen otel resepsiyonundaki görevlilerin bizi neredeyse Bern'de birlikte gezmişcesine yaptıkları açıklamalar sonrası bu sıkıntı bile dert olmaktan çıkmıştı,artık kendimizi Bern sokaklarına atmak zamanıydı. Önerilerine uyarak ilk olarak hedefimiz Rosengarten (Gül Bahçesi) oldu. Hayatımızda ilk kez sadece harita kullanarak bir şehri keşfedecek olmanın verdiği heyecanla sokaklardaydık, yolda sorduğumuz 2-3 kişi de burayı bilmeyince iş önsezilerimize kalmıştı,ve o da bizi yanıltmadı nihayet 20 dakikalık bir yürüyüş ile varmıştık. 
Rosengarten mevsim nedenli henüz güllerle bezeli olmadığı için beklediğimiz gibi çıkmadı ama dünyanın dört bir yanından getirilmiş gül fidanları ve tasarımı ile görülmesi gereken yerlerden...Rosengarten bitip de ne zaman ,Bern'in ortasındaki gerdanlık gibi göz alıcı ,Aare'yi görünce iyi ki gelmişiz dedirtti Bern kenti...






Bern 1191'de "Berchthold V. von Zähringen" tarafından kurulmuş, şehrin kurulma hikayesine göre kurduğu şehrin adını ilk avladığı hayvanın adını vermeyi karar vermiş. Bu hayvan bir ayı olmuş ve ayının Almanca ismi olan "bar"'dan şehrin ismi "Bern" olmuş. Bern kantonun armasında ve şehrin bir çok yerinde ayı figürlerine rastlanmakta,ayrıca Aare nehrinin kenarında Baerenpark (Ayı parkı) denilen ve ayılar için özel tasarlanmış bir park da mevcut, Rosengarten'den aşağıya doğru giden yol sizi direkt ayı parkına götürmekte, bu parkın girişi ücretsiz,güzel bir Aare manzarası burada da size eşlik etiyor.

Gelelim bu parka gelme amacımız olan ayıları görmeye...Talihsizlik burada da peşimizi bırakmadı, soğuk ve hafif yağmur nedenli ayıları göremedik, tam ayrılacakken zorda olsa kadrajımıza giren ve hatta biri dilini çıkarıp bizimle dalga geçen 2 ayıyı görebildik, e buna da şükür :)



Aare nehri biraz Yeşilırmak'ı hatırlattı bana, yalnız farkı aşırı derecede temiz olması insanların yaz aylarında kendini bu güzelim nehrin akıntısına bırakıp yüzmesi...Fakat köprünün hemen dibindeki ev bizim Amasya evlerine mi benziyor ne:)





Biraz Aare nehri kıyısında soluklandıktan sonra sizi UNESCO Dünya Kültür Mirası listesindeki Altstadt'a götüreceğiz...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder